IEA: Elektrik talebindeki hızlı artış 3 yıl daha yüksek fiyatlar ve emisyonlara neden olabilir
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Elektrik Piyasası Raporu’na göre, geçen yıl 1,500 teravatsaatle bugüne kadarki en büyük talep artışı görüldü.
Küresel elektrik talebi, yeni tip koronavirüs salgınından sonraki hızlı toparlanma, aşırı soğuk ve sıcak hava şartları nedeniyle 2021’de yüzde 6 büyüdü.
Talebi karşılamada kömür ve doğal gaz arzının yetersiz kalması enerji piyasalarında fiyatlarda oynaklığa yol açtı. Bu durum elektrik üreticileri, perakende şirketleri, nihai tüketiciler başta olmak üzere birçok kesimi olumsuz etkiledi.
IEA fiyat endeksine göre, Avrupa’da perakende elektrik fiyatları 2021’in son çeyreğinde, 2015-2020 ortalamasının 4 katına çıktı.
Elektrik sektörü kaynaklı karbon emisyonları yüzde 7 arttı
Geçen yıl yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi yüzde 6, nükleerden yüzde 3,5 ve doğal gazdan üretim yüzde 2 arttı.
Kömürden elektrik üretimi ise fiyat rekabetinin de sağladığı avantajla yüzde 9 artarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu, 2011’den beri kömürden elektrik üretiminde görülen en hızlı artış olarak kayıtlara geçti. Böylece elektrik sektörü kaynaklı karbon emisyonları da yüzde 7 arttı ve rekor seviyeye yükseldi.
IEA sektörde hızlı yapısal değişikliklerin yapılamaması durumunda, küresel elektrik talebindeki artışın gelecek 3 yılda elektrik fiyatları ve emisyonların yükselmesine neden olacağını bildirdi.
IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, son dönemde elektrik fiyatlarındaki artışın birçok tüketiciyi zor durumda bıraktığını belirterek, “Bu fiyatlar, sosyal ve politik tansiyonun artmasına yönelik risk oluşturuyor. Politika yapıcıları yaşanan durumun kırılgan kesimler üzerindeki etkisini azaltmak ve çözüm bulmak için aksiyon almalı. Düşük karbon enerji teknolojilerine yatırım, enerji verimliliği, nükleerden elektrik üretimi ve akıllı şebekeler bizi bugünün zorluklardan kurtarabilir” ifadelerini kullandı.
IEA’nın 2050’deki sıfır emisyon senaryosuna göre, elektrik sektörü kaynaklı emisyonların 2030’a kadar yüzde 55 düşmesi gerektiğini anımsatan Birol, “Hükümetlerin büyük politika değişiklikleri olmadan, bu emisyonlar gelecek 3 yıl daha aynı seviyede kalacak. Bu durum, 2050’de net sıfır emisyona ulaşmak için olmamız gereken yerden ne kadar uzak olduğumuzu ve elektrik sektöründe ne kadar büyük çaplı değişiklikler gerektiğinin de altını çiziyor” değerlendirmesinde bulundu.