fbpx

Reklam

CIA’in işkence eğitiminde ‘canlı maket’ yapılıp beyni hasar gören Beluçi, 19 yıldır yargılanmadı

0

ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ‘terörle savaş’ adı altında ‘terör zanlısı’ diye gözüne kestirdiği kişileri kaçırması ve kendi topraklarında olmayan gizli gözaltı merkezlerinde en ağır işkencelerden geçirmesiyle ilgili yeni gerçekler su yüzüne çıktı.

Gizliliği yeni kaldırılan belgelere göre ABD’nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Afganistan’daki bir gözaltı merkezinde tutulan Ammar el Beluçi isimli esire, stajyerlerin işkence eğitimi için ‘canlı maket’ muamelesi yapıldı.

Reklam

Gerçekte işkence olan ‘pekiştirilmiş sorgulama yöntemlerini’ öğrenmeleri için eğitimden geçirilen stajyerlerin sıraya girip tek tek Beluçi’nin kafasını kontrplak duvara çarptırması (walling) sonucu esirde beyin hasarı meydana geldiği belirtildi.

Beluçi’nin bağımsız tıbbi muayeneden geçirilebilmesi için avukatlarının başvurusu sonucu mahkeme kararıyla gizliliği kaldıran CIA Genel Müfettişi’nin 2008 tarihli raporunda, Beluçi’nin geçirildiği işkencelerin ayrıntıları yer alıyor.

Rapora göre CIA, 2003’te Pakistan’da gözaltında bulunan Kuveytli Beluçi’nin oradan alınıp Afgan başkenti Kabil’in kuzeyindeki gizli gözaltı merkezinde tutulmasının ‘ekstra yasadışı’ olduğunu biliyordu, zira Pakistan’ın gözetiminde olması artık terör tehdidi oluşturmadığı anlamına geliyordu.

CobaltveyaSalt Pit’ ismiyle bilinen merkezde Beluçi’ye işkence ederken CIA kılavuzundaki kuralların ötesine geçip onay almaksızın iki yönteme başvuruldu: 1) Diz çökerken geriye yaslanmayı içeren stres pozisyonunda dizlerinin arkasında bir sopa kullanmak. 2) Buz gibi suyla ıslatmak.

CIA’in merkezinden gönderilen pekiştirilmiş sorgu teknikleri kılavuzu tarafından onaylanan walling isimli yöntemde ise özel tasarlanmış, esnek kontrplak duvara çıplak halde topuklarından yerleştirilen esirin boynuna kıvrılmış havlu sarılıyordu. Sorgucular havlunun uçlarından tutarak Beluçi’yi geriye doğru duvara itiyor ve havluyu asla bırakmıyordu. Bir sorgucunun ifadesine göre amaç tutukluyu ‘duvarda sektirmekti’. Raporda bu uygulamalar sırasında Beluçi’nin çıplak olduğu belirtildi.

Walling seanslarında zaman sınırlaması yoktu. Genelde her seans iki saat sürüyordu. Bu kadar uzun sürmesi ise Beluçi’nin ‘eğitim aksesuarı’ olarak kullanılmasından kaynaklanıyordu.

Eski bir stajyer bu seanslardan “Tüm sorgu öğrencileri Ammar’a walling yapmak sıraya giriyordu, eğitmen de öğrencilerin bu tekniği kullanma becerileriyle ilgili onay belgesi düzenliyordu” diye söz etti.

Raporda şöyle denildi:

“Özellikle walling vakasında Genel Müfettişlik Ofisi, seansın Ammar’dan bilgi almak için mi yoksa tüm sorgulama kursiyerlerinin sertifikalarını almasını sağlamak için mi tasarlandığını belirlemekte zorluk yaşadı. Sorgucuların Ammar’a walling yapmak için sıraya girmesi sertifikanın asıl amaç olduğuna işaret ediyor.”

2018 sonunda Beluçi’nin kafasını manyetik rezonans görüntüleme (MRI) geçiren bir nöropsikolog, ‘beynin bellek oluşumunu, geri çağırmayı ve davranışsal düzenlemeyi etkileyen bölümlerinde orta ila şiddetli beyin hasarını gösteren anormallikler’ saptadı. Uzman, ‘gözlemlenen anormalliklerin travmatik beyin hasarıyla tutarlı olduğunu’ bulguladı.

CIA Genel Müfettişi’nin raporuna göre Beluçi’ye yapılan muameleden herhangi bir işe yarar istihbarat elde edilemedi. “Cobalt’taki sorgucular Ammar’ın sağladığı bilgilerin kalitesinden çok Ammar’ın ‘itaatkar’ olup olmadığına odaklandı” saptaması yapan raporda şöyle denildi:

“Ammar, pekiştirilmiş sorgulama tekniklerinden geçerken verdiği bilgileri uydurdu. Daha sonra sorguculara ve rapor tutuculara dehşete düştüğünü ve CIA yetkililerinin eylemlerini durdurmasını sağlamak için yalan söylediğini itiraf etti…Ammar ayrıca hem yalan söylemekten hem doğruyu söylemekten korktuğunu, çünkü ikisinin de nasıl karşılanacağını bilmediğini belirtti.”

Genel Müfettiş, CIA’in esir almayı meşrulaştırma mantığını ‘bulanık ve döngüsel’ olarak niteledi.

44 yaşındaki Kuveytli Beluçi, kendini ’11 Eylül saldırılarının beyni’ ilan edip waterboarding denilen boğulma hissi yaratan yöntem dahil çok sayıda işkence altında fantastik iddialarda bulunan Halid Şeyh Muhammed’in yeğeni olduğundan, sorgucular onun söylediğinden daha fazlasını bildiğine kanaat getirmişti.

Beluçi, Guantanamo esir kampında kurulan askeri mahkemede 11 Eylül komplosuna katılmakla suçlanan 5 sanıktan biri. Ancak süreç, 10 yıl boyunca davanın başlaması öncesi düzenlenen önduruşmalar düzeyinde kaldı, zira işkence sonrası elde edilen ifadenin yasal kabul edilebilirliğiyle ilgili tartışma yüzünden ilerleyemedi.

CIA tarafından gözaltında tutulduğu 3 yılda 6 gizli merkeze nakledilen Beluçi, 2006’da Guantanamo’ya nakledildi ve burada hala yasallığı tartışmalı yargı sürecini bekliyor.

Beluçi’nin avukatlarından Alka Pradhan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“CIA, Ammar’a yapılan işkencenin yasadışı olduğuna dair kendi sonuçlarını bu kadar uzun süre saklamasaydı, ABD hükümeti, Ammar’a suçlamada bulunamayacaktı, çünkü artık Ammar’a uygulanan işkencenin travmatik beyin hasarı ve diğer çaptan düşürücü hastalıklar şeklinde kalıcı beyin hasarına yol açtığını biliyoruz ki, bunlar Guantanamo’da tedavi edilemez.”

Politizasyon

Reklam

Bir Cevap Yazın

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmekMesajları Oku